Tava içinde kavurma Kız eteklerini savurma Darıcık sokakta yakalarsam Ana diye bağırma   Masa üstünde roman Okurum zaman zaman A kız seni alıcam Öğretmen olduğum zaman   Rakı koydum şişeye Geç kaynana köşeye Ne adi kızın varmış Sokamadım döşeğe   Eğme gelin kaşını Kim bağladı başını Sevenler ayrılır mı Sil gözünün yaşını   Tren gelir yarmadan Düdüğünü çalmadan Tren düdüğün kırılsın Gazallıya varmadan   Entaresi kırmızı İçimde var bir sızı Benim sevdiğim kız Musaların yıldızı   Aya baktım ayılmaz Gökte yıldız sayılmaz Onbeşine giren kızın Cilvesine doyulmaz   Trenin penceresi Pencerinin çerçevesi Şu köyün kızları Bulaşık tenceresi   Kara kara kazanlar Kara yazı yazanlar Cennet yüzü görmesin Aramızı bozanlar   Kar yağar burun burun Durun yengeler durun Benden size fayda yok Oğlunuza kız bulun   Cami önü ayaz Bir mendil buldum beyaz Kurban olduğum Allah’ım Bir güzelde bana yaz   Koca cevizin kolu Kolum bilezik dolu Bizim evin arkası Yarimin susa yolu   Yatma yarim çayıra Uyur uyanamazsın Verme beni ellere Görür dayanamazsın   Musalardan aşağı Ben inemem inemem Nereye gidersem gideyim Ben Musalardan geçemem   Koyunları irekte İrekte değil gürnekte Nazlı yarin sevileri Yürektedir yürekte   Köprü altı diken Yaktın beni gül iken Allah da seni yaksın Üç günlük gelin iken   Tren gelir Mersin’den Tekerleri tersinden Yarim ikmale kalmış Matematik dersinden   Dozer geliyor dozer Çekilin yoldan ezer Şu Musaların kızları Hülya Avşardan güzel   Oğlanın adı Emin Geçti burlardan demin Beni alacan diye Eder misin bir yemin   Motor geliyor motor Motorun bacası yok Beni alacan diyor Pantalonun paçası yok   Basma aldım ağzı dar Yakasında gümüş var Şu Musaların kızlarında Mangal gibi yürek var   Oy araba araba İp bağladım çoraba Yanlarına gelemiyom Karşılardan merhaba